Çeşitli nedenlerle kemik mineral yoğunluğunun azalması ve buna bağlı olarak kemik direncinin düşmesine paralel olarak, kırık riskinin artmasıyla sonuçlanan kemik hastalığına Osteoporoz (kemik erimesi) denir.
Şimdi gelelim osteoporoza zemin oluşturan etkenlere…
Bu etkenleri, yaş, cinsiyet, ırk, ailesel özellikler (genetik) gibi kontrol edemeyeceğimiz risk faktörleri ve yaşam tarzı olarak değerlendirebileceğimiz kontrol edebileceğiniz risk faktörleri olarak iki ana başlıkta gruplayabiliriz.
Genetik miras çok önemli. Öyle ki ailesinde osteoporoz ve kırık hikayesi olan kişiler, osteoporoz açısından en riskli grup içerisine girer. Ayrıca beyaz ırka mensup, Asyalı insanlar da osteoporoza sık rastlanır. Bunun dışında ince yapılı, minyon tip olarak nitelediğimiz kadınlarda da osteoporoz daha fazladır.
Sigara ve alkol kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı, kalsiyum, fosfor gibi mineraller ve D vitamini yönünden zayıf gıdalarla beslenme osteoporoz riskini artırır.
Diyabet, romatizmal eklem hastalıkları, barsak problemleri ve hormonal rahatsızlıklar da kemik kaybına yol açar. Ayrıca birçok hastalıkta kullanılan kortikosteroid grubu ilaçlar da kemik kaybı riskini artırır.
Doğumdan itibaren yeni kemik yapımı devam eder ve gençlik döneminde otuzlu yaşlarda en yüksek kemik kitlesine ulaşırız. Ortalama otuz beş yaşından sonra da yıllık olarak kemik kitlesinin %1’ni kaybederiz. Bununla beraber ilerleyen yaşla birlikte, erkeklerde testesteron; kadınlarda menapoz sonucu östrojen azlığına bağlı olarak kemik kaybı yaşanır. Bu durum osteoporozun her yaşta karşımıza çıkmakla beraber, yaşlılarda daha sık görülmesini çok açık bir şekilde izah eder.
Lakin genç ve yetişkinlerde yanlış beslenme alışkanlığından kaynaklanan özellikle yetersiz kalsiyum ve D vitamini alımına bağlı da görülebilir. Ayrıca Güneş’den yararlanmamak, egzersiz ve spor yapmamak, hareketsiz bir yaşam da osteoporoza neden olabilir. Bununla birlikte artan hastalıklara bağlı sıkça kullanılan romatizmal ilaçlar, mide, barsak, depresyon ve kanser ilaçları da neden olur.
Osteoporozda kadınlar daha fazla risk altındadır. Her üç kadından birinin bu sorunla karşılaşabileceği bilinmektedir. Özellikle zayıf yapıdaki kadınlarda bu risk oldukça artmaktadır. Çünkü özellikle kadınlarda menapoz sonucu, östrojen azlığına bağlı olarak kemik kaybı yaşanır. Bilindiği gibi kadınlık hormonu olan östrojenin kemik yapısını koruyucu rolü çok belirgindir.
Kalsiyumdan ve D vitamininden zengin süt ve süt ürünleri tüketimi yüksek olan bireylerin, tüketmeyenlere oranla osteoporoza yakalanma sıklıklarında ciddi farklılıklar mevcuttur. Şayet süt ve süt ürünlerinden zayıf bir diyet yapıyorsanız, kemik kaybınız artış gösterecektir. Eğer kandaki kalsiyum oranı azalırsa, gerekli olan bu kalsiyum kemiklerden temin edilmeye çalışılır. Bu da osteoporozun asıl nedeni olan kemik yıkımına sebep olur.
Bununla birlikte kalsiyum, D vitamini olmadan emilemez. Güneş ışığı ile birlikte süt en iyi D vitamini kaynağıdır. Böylelikle iyi dengelenmiş bir diyet kemikler için de sağlıklıdır.
Tedavi sürecinde nasıl bir yol izlenmektedir? Hasta daha sonrasında ne gibi önlemler almalıdır?
Öncelikle günlük yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı gereklidir. Kalsiyum sadece süt ve süt ürünlerinde değil, yeşil sebzeler, fasulye, baklagiller, balık, tahıl ve fındık, ceviz gibi sert kabuklu kuruyemişlerde de bulunur. D vitamini normal gün ışığına maruz kalma sonucu deride üretilir. Bununla birlikte deri tarafından D vitamini yapımı yaşla birlikte azalır. Bu nedenle D vitamininden zengin olduğu bilinen süt ürünleri, balık, yumurta sarısı gibi gıdaların da tüketiminin düzenli yapılması gereklidir.
Yürüme, koşma gibi egzersizler de kemik oluşumunu sağlayıp, yıkımı azalttığı için devam ettirilmelidir. Bunu sağlayabilmek için de 3 haftalık periyodlarla 30 dakikalık egzersizler tavsiye ediliyor.
Osteoporoz ve kırılma riskini azaltmak için, ev içerisinde düşmelere neden olabilecek eşyaların kaldırılması ve banyo, lavabo gibi yerlerde kaymayan hasırlar kullanmak gibi önlemler alınabilir. Özellikle yaşlılarda yürümek için baston gibi yardımcı cihaz ve kalça gibi hassas bölgelerde yumuşak pedler kullanılabilir.